Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Macaristan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Ülkenin en önemli bayramlarından biri olan 20 Ağustos “Kuruluş Günü” kutlamalarına onur konuğu olarak katıldı. Aynı zamanda Macaristan Başbakanı Orban’ın büyük bir önem verdiği Dünya Atletizm Şampiyonası yarışmalarını da izledi.
Batı medyası, Erdoğan’ın bu kısa ziyaretini, Macaristan’ın uluslararası sahnede daha belirgin bir şekilde yer almasını desteklemek amacıyla bir jest olarak yorumluyor. Bu durum doğru bir tespittir.
Orban, birçok küresel meseleye Erdoğan ile benzer bir bakış açısına sahip. Mayıs seçimleri öncesinde “Erdoğan’ın zaferi için dua ediyorum” açıklaması tesadüf değil. Zira Türkiye’deki gibi batı destekli bir 6’lı muhalefet ittifakına karşı zafer kazanan Orban, küresel operasyon mekanizmasının işleyişini çok iyi anlamış durumda. Soros ve FETÖ gibi aktörlerin ulusal devletleri etkisiz hale getirmek için tasarlanmış örümcek ağının parçaları olduğunu fark etmiş durumda.
Erdoğan ise hem NATO hem de BM gibi batı kuruluşlarının içinde yer alırken, aynı zamanda “diğer dünya” ile ilişkilerini de güçlendiriyor. Bu denge politikası ve cesareti, Macaristan’ın bağımsızlığı için de bir çıkış yolu olarak görülüyor. Erdoğan’ın ülkesinin doğuyla kurduğu ilişkilerdeki referansı çok değerli kabul ediliyor.
Bu nedenle Orban, İsveç’in NATO’ya katılma konusundaki tutumunu, Erdoğan’ın yaklaşımına göre şekillendirdiğini gizlemiyor. Bu yaklaşımı takdir edilmesi gereken bir durumdur.
Macarlar ve Türkler farklı kültürlere sahip olsalar da, iki ülke birbirine yabancı değil. 20 Ağustos, Macarların en büyük bayramıdır ve ülkenin kuruluşunu kutlarlar. Macaristan’ın kuruluş tarihini ise tarihte medeniyetin en köklerine dayandığı 20 Ağustos 1083’e kadar götürüyorlar. Bu tarih, 1. Stephan’ın ilk Hristiyan kral olarak taç giydiği gündür.
Tabii ki, bazı kişiler 1. Stephan’ı çağın ötesinde bulabilirler, ancak bir kralın kurucu olarak kabul edilmesinin, çağdaş batı ülkeleri gibi Birleşik Krallık, İspanya Krallığı, Hollanda Krallığı gibi ülkelerden koparılabileceğini savunuyorlar.
Macaristan tarihine sahip çıkmak, batı dünyası tarafından dışlanmak anlamına gelmez. Bu tür durumlarla karşılaşılması durumunda Kuzey Kore gibi bir ülkeye kayma ihtimali düşük ve saçma bir kıyaslamadır.