Valla son birkaç yıl belki sessiz gibi görünebilir ama şunu söylemeliyim ki, Türkiye için Doğu Akdeniz hala en kritik konulardan biri. Adamlar Batı’da, sanki Doğu Akdeniz’de bize karşı komplolar çeviriyorlar. Hem de tek başımıza kalmış gibi hissediyoruz. Yani Doğu Akdeniz olayını etkileyebilecek her gelişme, işte önemli bir mesele haline geliyor.
Şimdi sana söyleyeceğim haber gerçekten patlamış haberlerden biri olmalı. Türkiye, bak hele, Libya’dan El Khums limanını 99 yıllığına kiraladı. Ve ne yapıyoruz biliyor musun? Büyük bir askeri üs inşa ediyoruz oraya. Deniz Kuvvetleri limanı kullanacak, Kara Kuvvetleri adamlar burada konuşlanacak, üstelik hava savunma sistemleri de yerleştirilecek.
Dahası, bu üsün içindeki insansız hava araçları 24 saat boyunca nöbet tutacaklar. Neymiş, nedeni? Tabii ki, Türkiye’nin ne yapmak istediğini merak ediyorsun. Ama daha da önemlisi, şu anda nasıl böyle büyük hamleler yapabilecek duruma geldik?
Bu haber aslında Türkiye’de muhtemelen birkaç kere paylaşılıp geçilir. Ama bence, ben sana söyleyeyim, bu yılın en çarpıcı haberini konuşuyoruz.
Bak, bu haber ne anlama geliyor, adım adım anlatayım. Çünkü bu gelişme sadece bu bölgeyi değil, Doğu Akdeniz’i hatta Türk ekonomisini de etkileyecek büyük bir olay. Ve bu, belki de en önemlisi. Evet, son birkaç yıl salgın derken, Doğu Akdeniz meselesi biraz arka planda kaldı gibi görünebilir. Ama sadece bir iki sene öncesine git, adım adım anlatacağım.
Hatırlarsan, yıllardır Doğu Akdeniz dedikodu konusu oluyordu. Benim YouTube kanalımın bir dönem neredeyse en çok Doğu Akdeniz videolarıyla doluydu. Her bir gelişmeyi ele alıyorduk. Çünkü gerçekten çok büyük bir meseleydi bu. Şöyle, 2000’lerin başlarına doğru Amerika istihbaratı dedi ki, burası Doğu Akdeniz’de dünyanın en büyük doğalgaz ve ciddi boyutta petrol rezervlerine ev sahipliği yapıyor.
Sonra işe koyuldular, oyunlarını Doğu Akdeniz’de kurmaya başladılar. İşte burada birkaç devlet var komşumuzda. Yani açıkçası sırf gelip de bu zenginliği alıp gitmek pek de mümkün değil. Ama işte, onlar da akıllı adamlar. Diğer ülkelerle anlaşmalar yapıp geldiler. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni kullandılar ve Doğu Akdeniz’i böldüler, paylaştılar.
Adamlar ihaleler açıyor, farklı firmalar alıyor, resmen bir oyun gibi. Bunu gerçekten iyi kurguladılar. Batılı güçler falan direkt gelip emperyalist devlet gibi görünmüyor. Şirketler aracılığıyla, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin ihaleleriyle gelmeleri, oyunun ne kadar akıllıca kurgulandığını gösteriyor.
Sonuçta, Doğu Akdeniz’in bütün zenginliklerini soymaya çalışıyorlardı. Ama bir hesaba katmadıkları bir şey var tabii. Türkiye, benim topraklarımdaki nimetleri size yedirtmem dedi. Ve işte böylece gerginlikler başladı. Neyse, uzun lafın kısası, oyun bozuldu. Her türlü arama, sondaj hareketi yaptıklarında adamların işini zorlaştırdık. Avrupa Birliği, o zaman Fatih sondaj gemisinin personeline bile tutuklama kararı çıkardı.
Yani adamlar tam saldırmaya kalktı, gemiyi basacaklardı resmen. Ama biz de öyle kolay lokma değiliz, geminin etrafına savaş gemileri yolladık. Dedik ki, gelin işte, gelin yani. Tabii ki gelmediler. Bu gerginlikler sonucunda, Türkiye’yi köşeye sıkıştıramadıkları için, bölgede çıkarılan kaynakların Avrupa’ya transferi zorlaştı.
Oysa ki en mantıklı yol, Türkiye’de zaten hazır kurulu olan boru hatlarını kullanmaktı. Ama tabii, biz oyunu bozduk, bu işleri kabul etmedik. Onlar da, “Hadi yaparız kendi boru hattımızı” dediler. İşte burada devreye East Med boru hattı projesi girdi. Avrupa Birliği, İsrail, Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs, hepsi bunu çok istedi.
Niye? Çünkü bu şekilde Türkiye’ye olan bağımlılıklarını azaltacaklardı. Ve işte tam burada, işte bu günün konusuna geliyoruz. Bak, şimdi burada gerçekten büyük bir haber var. 2023’e gelindiğinde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kritik adımlarından birini atıyoruz.